25 Ekim 2010 Pazartesi

Yazıyorum da Noluyo-74


*Karşınızda ben.

*Bana 2 adet poğaça verir misiniz diye sorunca, peynirli mi, sade mi olsun diye soran insan. Sanki peynirli poğçanın içinde gerçek anlamda peynir varmış gibi soruyorsun ya, ne diyem ben sana. O bahsettiğin poğçenin peynirine ulaşmak için arkeolojik kazı yapmak zorunda kalıyorum poğçada valle.

*Bu arada yukarıdaki poğçe adetini kendime insan görünümü vermek maksatlı  olarak 2 adet kullandım. Gerçek sayısını söylesem, bir öküzün yazdığı yazıyı okuduğuz gerçeğini anlamanızı istemem açıkcası.

*Tam ahmaka mont taşıttıran havası bu havalar. Lütfen bu havalar böyle anılsın ve nesilden nesillere bu şekilde aktarılsın. Ahmak ıslatana çok büyük rakip bu havalar. Soğukmuş gibi yapıp, bir anda çıkıveriyor güneş. O sırada havanın bize bakıp, sol elini yumruk şekline getirip, sağ eliylen ''şulonk'' diye ses çıkartcak şekilde vuruyormuş gibi yaptığını düşünüyorum. Öyle bi düşünüm işte benimki de.

*Avcılardaki bir hastahanenin, yanınızdayız, yakınınızdayız suloganı kadar yalan end dolan bir sulogan olamaz lan. Avcılar İstanbulun diğer ucu. Hani avcılarda olsa bu reklam neyse ama kadıköyündeyse bu reklam, yadırgarım ben bunu. Metrobaslan bile 1 buçuk sıhat lan.

*Saatler ossun mu, sıhatler olsun mu çözemedim bi türlü. Kafanız karışssın diye, 1buçuk sıhat yazdım bilerek. Belki sıhatlen, saat aynı şeydir.

*Anam diyince, bir benimseme, bir bağra basma durumu söz konusu ama anan deyince öküzlük. İşte hayatta garipsediğim şeyler tap 10da ilk 10a girebilecek bir durum.

*Terlik ismini hangi yetkili kişi koydu çok merak ediyorum. Sırf bu yüzden, gerçekten ter silmeye yarayan aletin adına bir ad konulamıyor. Garibim isimsiz olarak yaşıyor yıllardır. Hep bu terlike terlik ismini koyan insan yüzünden.

*Şu yerinyüzeyinde beni en çok dertlendiren olay koskoca ''k'' nın kıçı kırık bi ünlüyle buluştuğu zaman yumuşamasıdır. Yeminlen sırf bu yüzden alkolik olacağım. Yok, gönlüm el vermiyo arkadaş. Koskoca ka o. Bi ünlü görünce bu kadar değişemez.

*Elime önümüzdeki kpssde çıkacak birkaç soru geçti. Ama aramızda kalsın, sonra başım girmesin bilaya. Şu 3 soru kesin çıkacak; Adınız, Soyadınız, TC Kimlik No. Haydi yine iyisiniz köftehorlar. Ama yakalanırsanız, ne ben sizi tanıyorum, ne siz beni.

*Şunu gerçekten çok merak ediyorum, feyisbuk denilen yerde, ilişki isteği gönderterek, çıkma teklifi eden insan var midur ? Cidden çok merak ediyorum bunu. Yoksa ben yollayacağım. Düşünsenize lan, çok romantink.

*Benim bir arkadaşım var. Aaaa ! Sizin yok mu ? Neyse, işte bu bir arkadaşımın hep bir kız arkadaşı var. Yakın bir arkadaşım olmasına rağmen, hiçbir kız arkadaşını göremedim. Gerçi o da hiçbir kız arkadaşını göremedi ya. İlginç.

*70 milyon beni okuyor mudur acaba ?

*Buradan sırf otobüste yer verilsin diye, çocuk yapan ebevenyleri esef ilen kınıyorum. Özellikle esef çok uyuz oluyor size.Şu an yanımda esef. Selamı var. Bakıyorum yaşları 1-3-5-7-9 şeklinde giden çocuk dizini. Bu şekilde düzenli çocuk yapımının başka bir açıklaması olamaz. Bakıyorlar, en ufaklık, yer verilecek yaşı geçti, pat bi adet yeni yer verilmelik çocuk. Ayıptır.

*Aslında iyi fikir he. Ben de mi evlensem sırf bu yüzden naapsam. Varsa bu şekilde düşünen, otobüste ayakta gitmekten bıkan bayan, onla mantık evliliği yapabilirim. İz the watch'a çıkıp böyle bir kısmet mi arasam kendime naapsam.

*Namaz vs Yoga.Kazananı cübbeli sagopa hoca açıklıyor. Ve namaz win.

*Var mısan, yok musan bitiyormuş. Şaka lan şaka bitmiyo. Bir an kortunuz de mi, o biterse arkadaşlarınıza ''var mısan yok musan elemelerine çağırdılar beni, 500 bin kazanacam olum'' diyemicektiniz. Her 10 arkadaşımdan 18-19u bunu demiştir bana.

*Yeminlen kolbastıyı özledim ben. Apaçi zımbırtısından daha iyiydi lan kolbastı. Gittikçe kötüleşiyor. Kolbastıya burun kıvırırken, apaçi zımbırtısı daha beter çıktı. Bunun da beterini düşünemiyorum.  1-2 kez düşüneyim dedim, uyuyakalmışım.

*O artık bi efsane; Dı End

18 Ekim 2010 Pazartesi

Yazıyorum da Noluyo-73


*Ve huzurlarınızda ben.

*Çok önemli bir püf noktasıyla başlıyorum. Baş ağrısına yüzde yüz kesin çözüm buldum. Diyelim başımız deli gibi ağrıyor ve bu ağrıdan kurtulmaya çalışıyorsunuz. Çözümü çok basit. Canımızdan çok sevdiğimiz ayankımızın, en ufak olan parnakını, sepha, koltuk ve bu gibi arkadaşlarımızın ayaklarına sert bir şekilde gömçürüyoruz. Bu anda vücuttaki tüm ağrı stokları ayak küçük parnağımıza yönleneceğinden, başımıza ağrı falan kalmıyor. Böylecene ağrıdan kurtulmuş oluyoruz.

*Geçen arkadaş ortamında bi hava atım girişiminde bulundum, benim yazılarımdan nefret eden bir bireye, tam ''aaa ben senin yazılarını seviyorum'' diyen başka bir kaç bireyin gelmesi üzerine ''bak sen sevmiyorsun ama herkes beni bilir, tanır'' dedim. O da bana ''11880'ni de herkes biliyo'' dedi. Çok ağır konuştu namussuz. Yazılarımı şu an okumayacağından, sana istediğim hakareti edebilirim. Mal, sevsen okusan bu hakaretlere maruz kalmayacaktın.

*Düşündüm taşındım, bu kurtlar vadisi isimli dizinin neden bitmediğin buldum. Eğer dizi biter ise kuru sıkı mermisi sektörüne büyük bir darbe vurulmuş olacak. Satışlarda yüzde 70-80e varan düşüş olacak. İş verenler işçi çıkartmak zorunda kalacak ve işsizlik kervanına yeni insanlar eklenecek. Sırf bu yüzden devam ediyo olmalı bu dizi. Kesinlikle bu yüzden. He bi de polat aç kalmasın diye. Adam başka bir dizide oynayamaz. Bu rolü bile daha yeni yeni kavramaya başladı.

*Bu hayattaki en komik olay, sanki birilerinin açık açık yazsalar çalacaklarmış gibi lekolanın içindekiler kısmına ''le kola özütü'' yazması. Lan açık açık yazsan daha iyi. Bunlar bunu kullanmış böyle olmuş, biz bu özütten uzak duralım derler.

*Ben bu hayatta (üstteki hayatlan aynı hayat) en çok hangi insana acıdığımı buldum. Naptım, ettim ama buldum. Cem Yılmaz'a acırım ben arkadaş.Yok be, komedyen olan Cem'e değil. Bak Cem Yılmaz deyince hemen aklınıza o geldi. Ben asıl Cem Yılmaz'dan daha az ünlü olan Cem Yılmaz'a acırım. Hep ikinci pilanda kalıyor kendisi. Çok yazık.

*Şu kocaman, suratın 7ide 9unu kaplayan güneş gözlüğü takanlarda sanki ''ben ünlüyüm de, kendimi gizliyorum'' havası var. Nerede böyle gözlüklü bir insan var, gözlüğünü kaldırıp acaba içinde ünlü var mı diye konturol ediyorum. Kendimi resmen buna adadım.  Ama şu ana kadar herhangi bir ünlüye rastlamadım.

*Onu bunu bıraktım da, 1buçuk ay sonra 24 yaşına girecek bir insan olarak, hala ''kar yağsa da okullar tatil olsa'' demek nasıl bir duygu bilir misiniz siz ey okur ??

*1buçuk ay sonra diyerek, doğum günümün yaklaştığını belli ettiğimi falan sanmayın. Sadece olayı iyice özetlemek içindi o. Mizah içindi yane.

*Unutmadan, aranızda soran olacak,hemen cevap vereyim; Baş ağrısına uygulanan çözüm ayak küçük baş parnakı için uygulanamıyor ne yazik ki. Çünkü ayak küçük baş parnak ağrı katsayısı, baş ağrı katsayısından yaklaşık 100 kat daha büyük olduğundan, baş adlı organımızı yaklaşık 100 kere falan bi yere vurmak gerekiyor. Ama ben yaptığım deneylerde sanırım 17.de falan ölmüştüm. Hasstir. Ama ölünce otamatikman ayak küçük parnağı acısı da geçmiş oldu. İşe yarıyormuş demek ki.

*Ya kızlar kusura bakmayın sitem etcem şimdik size. Saçlarınızın ucundan mikroskobik merceklen görülecek kadar kısalıkta saç kestirdiğinizde, saç kestirmiş sayılmayın nolur ya. Ulan farkedilmiyo işte. Sonra da farkedilmeyince kızıyorsunuz. Ya farkedilecek kadar kesin, ya da sonsuza kadar susun. Yeminlen mezuraylan dolaşıyorum. Son görüşmedeki saç uzunluğunu not eder hale geldim.

*Ya şu otlu, uyuşturucu filmlerdeki oyuncular kadar mal insan olamaz yav. Kaç film çekildi bu konuylan alakalı ve her seferinde bi mal çıkıyor ve ot çalıyor. Ve netcesinde de yakalanılıyor. Yeni bu tarz bi film izlerken, '' he bu akıllı bi mala benziyor, önceki filmleri de izlemiştir, bu çalmaz, helaliyle satar kazanır'' diyorum. Yok bu da aynı çıkıyo çalıyor. Ve yakalanıyor. İyi oluyor ama.

*Şu engilizce öğrenmek ister misiniz diye sual yöneltip yol kesen arkadaşlar ne zaman yaklaşsa, ay em andırsıtent yu diyorum. Adamlarda beni engiliz sanıyor ve rahat bırakıyor. Ama bu deyişimi biraz geliştirmem lazım. Daha çok giresun şivesinden, los encılıs şivesine dönmem lazım bu derken. En sonunda kıllanacak biri.

*Bu aralar yazıtlarımı cumanın ertesinde değil de, pazarın ertesine yayımlayacağım. Belki böyle daha gözel olur he.

*Bitti.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Yazıyorum da Noluyo-72 -Sezon Açılışı


*Ben geldim beklediniz üzre. Hemi de yeni sezonun ilk yazısı ilen.  Yeni sezonu ben de açtım en sonunda. Haftalar öncesinden yazılmış yazıları okuyan siz, evet siz. Alın size daha 5 dakka önce yazdığım yepisyeni yazıt.

*Canımdan çok sevdiğim aklıma takılan bir sorunsalla açmak istiyorum bu haftaki oturumu. Şimdi, cebimize, çantamızın bir gözüne koyduğumuz kulaklık, eğer kendi başına bıraktığımızda düğüm oluyorsa,varsa öyle bi yeteneği, yine kendi başına bıraktığımızda çözülmesi de lazım. Mantıksal olarak durumu ele aldığımızda bu sonuç çıkıyor. Ama lanet olası kulaklık çözülmüyor,üstelik o kadar dışarıdan müdahaleye rağmen. Niye böyle yapıyorsun kulaklık ya ? Allah belanı verse sesimi çıkarmam yane.

*Hani evlatlar, okul konusunda falan babaylan yarışır ya, sırf bu yarışta oğlum beni geçsin diye, elimden geldiğince berbat bir öğrenim hayatı geçirmeye çalışıyorum. Yoksa 6. senemde daha yeni 3.sınıfa geçmem sırf bu yüzden. Yoksam ben o okulu dereceylen bitiririm de, ama işte öbür tarafta da evlat var. Benim kadar başarılı olamaz, bunalıma falan girer sonra. Kıyamamam ben ona. İyi bir baba olmanın zor yanları işte. Evet haklısınız, iyi baba olmak için, öncelikle baba olmak lazım. Bunu atlamışım ben.

*Rahat adamı nereden mi anlarım ben ? Uzun saatlerce tuvalette kalmasından. Yok hayat akıp gidiyomuş, hayatının en güzel zamanlarını tuvallette geçiyormuş, umrunda değil adamın. Rahat adam işte budur.

*Üstünden zaman geçti baya ama şunu demezsem ölürüm, boşa gitmesin.hani saklasam,  bi daa da demem için basketçilerin yine dünya ikincisi falan olması lazım. O olana kadar da ölürüm falan, deyim gitsin. Basketçilere bu kadar prim veren devlet, futbolcular dünya kupasını falan alsa, hazinenin anahtarını verir, aranızda pay edin işte derler herhalde.

*Kurtlar Vadisi de televizyon dünyasının Sergen Yalçın'ı bence. Sergen 4 büyük kulübün formasını giydi, Vadi'de 4 büyük kanalda oynadı.

*Sorarım size ey şöförler; Yolda güzel bir kıza yol verince o kızın da size verdiği oldu mu ? Olmadı de mi ? O zaman o güzel kızlara yol verirken, biz ey saplara yol vermemenizin sebebini açıklayabilir misiniz  bana ?

*Oğlum ben yönetmen olsam, tam dizi biterken başrol oyuncusunu ağır yaralı bir şekilde bırakırım ve ''lağnn o başrol oğlum ölmez lan o'' diye yorum yapan tüm lavukları g.t etmek için bi dahaki bölümde öldürürüm başroldeki adamı. Yemişim başrol dizinden çıkınca düşen reytingi. O lavukların o suratındaki ifadeyi görmek yeter bana. Offf çok pis yönetmen olasım geldi. Nereye başvuruluyor ki acaba yöneten adam olmak için ?

*Son anda içimdeki  ses beni uyardı '' lan mal, o yönetmenin değil, senaristlerin elinde'' diye. Az kalsın rezil oluyordum. Sağol içimdeki ses. Seni hep o az önceki bahsettiğim lavuklardan sanırdım. Ama yanılmışım. Kral adammışsın be sen içimdeki ses.

* Çukulatayı ne zamandan beri doğru düzgün çiklota yazmadığımdan, doğru nasıl yazıldığını unuttum anasını satayim. Geçen düzgün şekilde çuklota yazmam lazım. Bi türlü doğru nasıl  çikolata yazıldığını bulamadım. Çukolatoydu sanırım ama doğrusu.

*Ey göbekdaşlarım. Söyle bi düşünelim. Şimdi bu göbek erise, kızlar kapımızda sıraya mı gireceğğ ? Yo girmeyecek. Yine sap olarak sürdürecez hayatımızı. Ha göbekli sapız, ha göpeksiz. Koyverin gitsin o yüzden.

*Şimdi haberler; İstanbul'ada yılın ilk hacı adayları düştü.

*Ehliyet sınavından kalmış insana onun o sınavdan kaldığını bilmeyerek '' oğlum düşünsene o sınavdan kaldığını, ne mallar geçiyor ama sen kalmışsın, tam rezalet amk.'' demek. Ölümle dans etmek bu olsa gerek.

*Lan aslında Fener küme düşse ne güzel olur aslında. Bank asya ligini terete yayımlıyor. Ne güzel şifresiz sifresiz izlerik. Hasstir. Birden bi titreme geldi. Maçların orada Ömer Üründül tarafından yorumlandığı aklıma geldi de.

*Yazı bitmeden, ve ben unutmadan, Berna Kütük'e selam söylemeyim de. Beni çok pis tehdit etti, feyisbukunu yakarım diye. Hani ben yansam sorun değil, ama siz beni beğenenlerin de arada yanmasına gönülüm razı olmaz idi.

*Aylardır yatıyordum ne güzel, eski yazılarlan idare ediyordum. O kadar aradan sonra yeni yazı yazmak kastı anasını satayim. Eğer tırt olmuş lan bu yazı derseniz anlarım. Ama demeyin siz, ayıptır lan. Denir mi öyle, öküz müsünüz ya ? Demediniz de mi öyle. Ayy canlarım benim.

*Evet bitti. Evrensel deyişlen; Dı End.

2 Ekim 2010 Cumartesi

Yazıyorum da Noluyo-71


*Şimdi size çok zor bir soru soracağım, bilin bakalım kim geldi ? Nasıl bildiniz lan hemen. O kadar da kılık değiştirmiştim oysa ki.

*-Kovuldunuz ! haykırışına;
-Hayır, asıl ben istifa ediyorum ! diyen insan. Evet sen, sen, yüzünü kaçırma. Olum mal mısın sen ? Evet malsın mal. Hiç mi sosyal güvenlik yasasından haberin yok. İstifa edersen, tazminat alamayacağından haberin yok de mi ? Ama işin artizlik kısmına gelince kaplan kesilirsin. Sen yine kovul, al tazminatını, çek üzerine güzel kıyafetler, arkadaşlarına havayı daha iyi atarsın.

*Ben yönetmem olsam ülkede ne kadar yakışıklı varsa, cebine 3-5 atar salardım bi meydana, oraya da koyardım 3-5 kamera bütün gün onları çekerdim. Bütün kızlar izlemezse nomerttim. Diyalog, senaryo falan gereksiz şeyler bunlar. Erkekler içinde toplardım tüm ağır abileri, ellerine de kuru sıkı. Bütün gün sıkıp dursunlar. Televizyon başında orgazım olurlar vallaha. Düşük bütçeli, yüksek kazanç.

*Ya bir kız arkadaşcağzım erkek bir arkadaş edindiğinde, o arkadaşımın beni feysbuk listesinden silmesi kadar büyük bir mutluluk yok şu dünyada. Resmen kıskanılcak biriyim ki, erkek arkadaşı sildirtiyor. Süper yakışıklıyım demek ki lağnn. Kızlar msn ekleme taleplerinizi bekliyorum. Ne kadar yakışkılıyım anlayın yane.

*Uzun zamandır görüşmediğin biriyle uzun zaman sonra görüşündeki şu ölümcül soruyu kim erken sorarsa o, o görüşmenin kazanan tarafıdır: ''Hayırsız uzun zamandır aramıyorsun''.

*Ben en çok, milyarlık fotogıraf makinesi alıp, o makineyle fotoğraf çekiliyormuş gibi yapıp,  foto çekilme uğruna nokyanın 1 megapiksellik cep telefonuyla foto çekilen insana acırım. Evet çok yazık o adama.

*Castın Biber isimli gardaşımız, dünyanın en seksi erkekler listesinde 7. olmuş. Acaba dünyanın en seksi 7. erkeği olmak için velisinden izin kaadı istemişler midir, çok merak ediyorum.

*Yine bir atasözü, yine bi bug. Sana yağmurlu havada su yok sözü. Eee ne edem o havada suyu. I ıh. Bu söz de olmamış. Biraz daha çalışmanız gerek.

*Güya tekelden alkollü içki alınca millet çakozlamasın içinde alkollü bir şey olduğunu diye, siyah poşete koyuyorlar. Lağğn öyle olunca daha çok ilgi çekiyor be. Aha siyah poşet, aha içki almış zındık. Özelliklene ramazan ayında resmen çok riksli. Bütün gün boyunca kafir arayan bir radara takılırsanız fena.

*Şu yaşamda mahallenin bakkalına girerken ilk selamın aleykum demenin heyecanı hiçbir şeyde yok. Evden bakkal yolunca tekrar çalışımları ve 10 yaşının verdiği cılız ses telleriyle çıkan selamın aleykum özdeyişi.. Çoğğ heyecanlydı çoğğ. Yaşamadım o heyecanı başka hiçbir şeyde.

*Otobas duraklarının üst kısmını camdan yapmak kimin fikri ise, ona bu haftaki nobel mallık ödülünü takdim edeceğim. Lütfen bana ulaşsın. Ulan zaten hissedilen ısınım 235676 santigırat derece. Bir de camdan geçen ışınlar daha da ısınıp, beyinciğimize ulaşıyor. Zaten yüzde 10 verimle çalışan beyindeki hücreler iyice isyan bayrakını dikiyor.

*180 santimetre boyunda olmak kadar zor bi iş yok arkadaş şu dünyada. Şimdi 180'im desem, karşımdaki lavuk, nedense de karşıma hep lavuklar dikilir, yok ya bu 175 falandır, yuvarlayıp, 180'nim diyordur gözüyle bakıyor. Ama adam da haklı. Karşısına 177 olup bir80nim diyen insanlar çıktığından ötürü, bana güvenemiyor. Artık sorana 182'yim diyorum. Hem insanların güveni de kazanmış oluyorum. Helal adama ne kadar dürüst, lavuk gibi 185im demiyor oluyor.

*O kadar 80 dedim aklıma yüzonseğizseğsen geldi. Allah kahretsin. Mada faka ya. O kadar sinirliyim ki, evrensel küfürler ediyorum artık.

* Her törkiş erkeği gibi benim de artık nur topu gibi bir göbeğim oldu. Sorana bira göbee diyorum. Daha havalı oluyor.

*Dı end.