11 Mart 2010 Perşembe

Yazıyorum da Noluyo-48


*ve ilk kez selam vererek başlayacağım yazıma hoş geldiniz.

*merhaba.

*adana demirspor'a sempatim olduğundan onun atkısını takıp kendimi sokaklara atmışlığım mevcut. ve çoğu kez adanalı mısın sorusuna maruz kalıyorum. eyy bu soruyu bana soran insan oğulları. hiç uzun burunlu beyaz tenli bir adanalı olur mu yahu ?

*büyük ödülü kazanırsanız napacaksınız ?

eğitimim için kullanacağım. şeklinde cevap veren insan. senin kadar yer yüzünde samimiyetsiz biri varsa o da arkadaşının yanında kulaklıkla müzik dinleyen tiptir. onlar bir sen iki. hatta biraz daha kasarsan ilk sıraya oturursun. 500 bin liralık eğitim mi olur lan ? bu ülkede kredi ve yurtlar kurumunun verdiği krediyle geçinen nice evlat var. insaf be.

*o değil de yıllarca bilirkişi nasıl bir şey diye merak edip dururdum. bildiğin insanmış onlarda aslında. ve ben aslında yıllardır bir bilirkişi tanıyormuşum: dayım.

*bence devlet her dairesine normal vatandaş görünümde herşeyi bilen adamlar yerleştiriyor. ben şüphelenmeye başladım o adamlardan. tam birine bir şey soracağım, hemen atlıyor normal vatandaş görünümündeki bu zat:'' o evrakları al,kapıda fotokopici var. orada 3 adet çektir, 4. kata çık,hallederler orada işini.''.

*'' sen güzel yazıyorsun, ben biliyom. yazıyorum da napıyorsun var ya, ben biliyom onu. hoca bir ödev verdi,sen yazsana abi'' diyen insan, çek git lağğğğğn hayatımdan. yazıyorum da napıyormuşum.

*banka,fatura ve bu gibi sistemlerde kuyrukta beklerken önümdeki şahısların her birinin işlemleri uzun uzun sürerken, benim işlemimin sadece 2 dakika sürmesi bu hayatta ne kadar değersiz olduğum hissiyatına kapıldırtıyor beni. 

*hepiniz veya çoğunuz 3g kullanıyor. ama kaçınız açılımını biliyor ki bunun ? belki açılımı 3 gayler. ne biliyim bunun gibi bir şey belki. açılımını bilmediğin şeyi kullanmayacaksınız. büyüklerimiz böyle öğretmedi ama ben küçüklerime böyle öğreteceğim.

*şu yeryüzünde insanların göbek deliğinden çıkan kazak parçaçıklarıyla kaç fakire kazak dikilirdi be.

*yine şu yeryüzündeki en büyük hayal kırıklığım, gömleğimi iliklerkene son düğmeye geldiğimde onu iliştirecek bir delik bulamamdır. bu aslında bir işte baştan yanlış yaparsan sonunda da yanlış olur durumuna verilebilecek en güzel örnektir. hatta ben bu durum üzerinde biraz daha düşüneyim, belki bir atasözü falan icat ederim he ?

*ünlü düşünür nihat doğan bir koyunun gözlerine bakarak onun yerli mi yoksa gevur mu olduğunu anlayabiliyormuş. yaşasın nihatdoğanizm ! ayrıca hepimiz nihat doğanız değil mi ? yes orayt menn !!

*yazılacaklar notlarına baktım da yüzde çoğu otobüssel gözlemler. haftanın 5 günü iett'de yaşadığımdan ötürü olsa gerek. o yazıları en iyisi ileride yazacağım ''iett'de 40 gün'' adlı kitabıma saklayayım.

*zaman kavramına şüpheyle baktığım anlar;
-şifonu çektikten sonra tekrar dolması
-ketilın atması 
geçmiyor yahu şu iki olayda zaman.

*sen koskoca mikros ol, sonra kardeşim senin logonu peyintte çizsin. ben olsam mikrosluğumdan utanırdım.

*buradan küp şeker üreticileri birliğine(kşüb) sesleniyorum. nolur şu şeker ebatlarını aynı yapın. sabit bardakta eve yeni bir şeker alındığında kaç şeker atacağımı bulana kadar eve yeni bir küp şeker paketi alınıyor. yok yav. ben buradan annemle babama(ab) sesleniyorum, nolur aynı şekeri alın siz de yahu.

*50. yazımda lüküs bir mekanda parti vermeyi düşünüyorum. 

*ünlü düşünürlerimizden özlü sözler;
dün dündür bugünde bugün. murat boz 2010.

*bir ünlü düşünürün bir günü;
yav bugün hangi ünlüyü düşünsem ki acaba. buldum ! bugün ajda pekkanı düşüneyim.

*ünsüz düşünemez aysberg de der ki; 
haftaya görüşürük

0 yorum:

Yorum Gönder